23 Kasım 2012 Cuma

Duydu ve Düşünce -1





Bilmesem ben, oradan gideceğini bildiğim halde tekrar karşılaşabileceğimize inanırdım.. Uykusuz yatak derim buna ben. Ben uyandığımı sandıkça fırlar olurum.. Aklım alır başımı gider. Ya kalbim ?





Beynimin sağ ve sol kıvrımlarımda, beni yönlendiren bir günün tekrarı olduğunda o günü ben yok sayarım. Çünkü ya var yok ama yaşadık deriz. Sen ve ben..


Peki ya ben ?


Korkak davranışımın iç güdü sel olduğuna inanırım. Başıma gelebileceklerden ötürü değil bu. His aslında, bildiğin gibi kötü his hemde..


Ben o sokağa girmemeliydim. Gözlerimi açmayı unutmak bana karanlıktan bir şey yaşatamazdı O kapıyı hiç açmayacaktım. Uyandığımda kanlı yatakta karanlığın kokusunu almak istemezdim..


- Hiç çalan kapıları sıcak bir kahve ile açmadım. Ödeyemediğim kiranın beyan edemediğim vergilerin borcunu, hukukunu boş verdim ben..


Yorgan altı ısınmanın tadından yedim.


Ve tekrar uyudum. Eğer ki zamanın iyi geçmesini istiyorsam, korktuğum dünyadan bile dönmesini unutmasını istedim ve bana göre düzen hep böyle işledi durdu. Ama dünya hala dönüyor. Birileri yalan söylüyor çünkü dünya yalanlarla dönüyor. Gerçekler hiç yalanlar kadar sade ve masum olmadı. Tüm insanı değerler böyle kaybedilir aslında. Bunun içinde aşkta var. Ve en masum olanı olan aşk, aslında bir çok kişinin katilidir. Gizli ve sinsi hastalık misali.



Unutmamak, hatırlamak mı peki ?


Yo yo böyle düşünme, al kendini karşına konuş. Kendini kaybettiklerinin yerine koy ve başaracağım de sonra da öleceğini bil.



Bugünü anımsıyorum. Aslında her gün yarın ölüyorum. Bir kaç damla düşer şeffaf göz yaşları. Yağmur sanar kimileri çok düşerse yere..


Ve üzerinden hep paltolu adamlar geçer gider. Güneş ise kurutur her şeyi atmosfere karıştırır.. Kim bilir kimin başına düşer damlalar..



Sevgide dönüşümlü müdür peki.. ?


Hatırlanırsan evet.. 20 sene öncesine döndüğünde şimdiki durumunu kabullenemeyip resmedilir bir hatrın varsa zamanla iyi anlaşmışızdır demektir.


Her gün soğuk yataktan da kalkmak böyle alakasız ve ilgisiz nasıl uyuduğunu hiç unutmazsın ama sabah bunu unutturmak isteyen bir çok neden vardır.



Yapmam gereken budur.


En değer verdiğim bir şeyi saklayacağım sonra bir çok şeyi sonra hepsini..


Ve bir müddet sonra hepsini hatırlamaya çalışacağım.. Acaba hangisini daha çok unutmak istemişimdir.


Benim için değer verdiğim o an ki şey bu zamanla şu anki yaşadığım zamanla değerini koruyor ve uyum sağlayabiliyor mu.



Bu yüzden sıcak yataktan kalkmanın bununla bir alakasının olduğunu düşünüyorum.



Biri ben olamam. Ama birini sevebilirim. Onunla nerede karşılaşacağımı tahmin edebiliyorum. ve orada bekleyeceğimi o bilmiyor.




Benim olacağımı bildiğim için hiç rahatsız etmek istemiyorum. Dokunmak istemiyorum.


Uzaktan seyretmek, koltuğun tellerinin yaylarının sırtına batması kadar rahatsız edici fakat bu tüm rahatsızlığının ne olduğunu bilmeyenler için güzel bir şey.



Sürekli ayakta uyuyorum. Saklayıp ve kaybetmek istediklerimden bir tanesidir budur. Rahatlığı ayaklarımın yorgunluğu ile değil, beynimin bana ve ilersini düşündüğüm duygularımın düşünce terazinden tartıp bana ikram ettiği, yani şuursuz bir tabirle beni sarhoş ettiği bir hileden bahsediyorum.


Ben bunu hiç hak etmiyorum. İkinci kaybettiğim neden bu olmalı.



Saklambaç oynayanlar daha iyi bilir. Özellikle hileyi daha çok bilenler. Kol altından bakanlar yer söyleyenler..


Ama, bu hile kendini saklayamamaktan daha önemlidir. Çünkü bu oyun iki kişiliktir..



Misket oynarken bile evde, rakibini yenmek için yaptığın atıştırmalar ve tutuşundaki cesaret duygusunun bakışlarla birlikte oluşturduğu bir izlenimi sunuyor.



Fakat, hep karşına koyduğun rakip kendinden daha güzel oynar ve daha etkilidir.


Oysa ikisi de sensin.


Hangimiz kendimizi yenmek isteriz ?






-------------- Duygu ve Düşünce--------- -1



Esat V.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder