25 Kasım 2012 Pazar

Sen uyuduğunda..

Sen uyuyorsun biliyorum. ben geleceğimizi inşa ediyorum susuyorum karşına aldıklarını göre göre ve biliyorum benim sana karşı olan sınavımdan daha zor bu sınav  içinde gelecek korkusu yaşıyorsun. Ben bunu imar ediyorum.
Yarın uyanacaksın, hayaller dikili olacak gönlümde mas mavi gökyüzünü dua ettim ben.  En tepeden bakabilirim bu şarkıları dinlerken bile..
Sen her gün yaşayacaksın  ben her gün ölmeyi unuttukça. Bu daha güzel diye seçtiğin mas mavi diye  aldığın elbiseden nefret edeceksin üstünde göreceğimi bedenin tadacak diye..
Belkide böylesi daha hayırlı ''Bitti'' demenin zevkini yaşamak bile bir hiçti deme tutkusundan ve söylemekten daha başkaydı.
Bu yüzden susuyordum. Seviyorum diyeceğimi bildiğimden nefret etmeyeceğimi bilmeni istemekten sürekli her gün aynı günü yaşarak unutaraktan başlıyorum ben buna hafiften.
Ağır gelmiyor. Biliyorum ki unutacağım.
Ama ne gerek var ?  Zamanı ileri alarak yaşamak sabırsızlıkla beklediğim her sürprizi daha önceden bunu yaşamaya..
Sen uyuyorsun.  Gözlerini açtığında bende alışırım yaşamaya, yaşamaktan korkar gibi yaparım gözlerini kapatınca da.
En azından uykunun saatlerini değiştirmeyeceğinden eminim belli bir süre.. Nereye kadar idare edersin böyle bilmiyorum. Parayla satın alınıyor biletler ve yolculuklar cam kenarı ve sessizlikler.
Hızla ulaşamıyorum sana, hayallerimin içinde para olmadan. Zamandan daha çok bunu harcadıkça kaybediyorum seni ve yakınında olmayı. Başlarken aşkı  söylemeyi seni seviyorum demekten öğrenmiştim. Fazlasıyla biliyorum aldatıp yine bana döneceğini. Ben ise benim gibi ölmeyeceğimi düşünürken o çocuğu.  O Çocuktan hiç farkım olmamıştı sınavların ve tespitlerim dışında.


Ne yapayım?
Güvenemiyorum.
Güveni satamıyorum..
-Ya bende kaldı yada sende. Sürekli elimizde patlamaya hazır pimi çekilmiş bomba gibi. Ya bende kalsın yada sende ? Patlayacağını biliyoruz. En azından ben daha çok biliyorum.
Patlamayağının gerçek bir ihtimalini sen kalbinde tutuyordun. İşte ben bu kadar korkaktım.
Hep sende kaldı,
Ve patladıda..
Ama benim kalbimde..
Şimdi yaşadıklarımızı izliyorum. Dikişliymiş gibi sıkıyorum dudaklarımı kapatmıyorum gözlerimi gururum ezilmesin diye.
Saklanbaç oynar gbi kitliyorum kendimi başımı eğiyorum.Çenem göğsüme değer gibi. Hissediyorum oradaki yokluğunu.
Çünkü çenem değil göğsüm soğuk.
Plan yapmanın peşinde değilim. Saf sevdim nefret etmeme gerek yoktu aslında bir çok şeyin önüne geçebilirdim ama zaman durdurdu beni kendisinin durmasından önce.
Hep saat çaldı. Bir kaç dakika ileri alırım diyip de geç kaldım işte..

Yürümüş olsaydım  seninle konuşmuş olurdum. Bu yüzden koşa koşa nefes nefese gittim.  Yine de hızımdan bir şey kaybetmedim.
Taki senin titreyişin geç gelince..

Bir kaç dakika dalgınlığın yüzümde fark edilmesi çoğu zaman alay konusu oldu. Etrafındaki insanlar o kadar iyi ki, benim bu oyuna alışmam için dalga geçtiler.
Ben bir oyun oynadığımın farkında değildim. Oyun beni içine çekti  aldı ve seçildim. Birileri sürekli tekrar ettiklerimi dinledi.
Bu oyun iki kişilikmiş.
Tekrarlar ise tek.
Her gün biraz daha koşmak için 5 dakika daha fazla ileri aldım tekrarı olmasın diye biraz daha fazla çalıştım bedenim beynimden daha fazla yorulmalıdır diye.
Ne zaman uyuyacağımı bilsem, mutluluğa uzanıyor gibiydim. Mavi gökyüzü istemiştim. Oysaki  işten çıkış saatlerimin dışında bu.
Pazarı  buna armağan ediyorum. Denk gelirse diye. Ya uyumuş oluyorum yada melankolik.  Perdeyi çektiğimde yine karanlık ve soğuk..
Biraz kahve ve müzik sakinleştirir diye düşünüyorum. Bildiğimden emin olmanı istediğim şeyi iste benden.  29 harften  biri  olmasın  O ve Y
O ve yabancı..
Ve ben seni ondan hiç alamazdım.  Severim ama sonu ispat edilmez. Sevmenin sonu yoktur. Süresi bitmiş olduğunda bir başkası devam eder sen ben ise kaldığım yerden yerimi hayallere bırakırım taki başkasına bir yabancı gibi sarılıp sen diye hissedene kadar..

Yazının sponsoru

https://www.solarlamba.net/

23 Kasım 2012 Cuma

Duydu ve Düşünce -1





Bilmesem ben, oradan gideceğini bildiğim halde tekrar karşılaşabileceğimize inanırdım.. Uykusuz yatak derim buna ben. Ben uyandığımı sandıkça fırlar olurum.. Aklım alır başımı gider. Ya kalbim ?





Beynimin sağ ve sol kıvrımlarımda, beni yönlendiren bir günün tekrarı olduğunda o günü ben yok sayarım. Çünkü ya var yok ama yaşadık deriz. Sen ve ben..


Peki ya ben ?


Korkak davranışımın iç güdü sel olduğuna inanırım. Başıma gelebileceklerden ötürü değil bu. His aslında, bildiğin gibi kötü his hemde..


Ben o sokağa girmemeliydim. Gözlerimi açmayı unutmak bana karanlıktan bir şey yaşatamazdı O kapıyı hiç açmayacaktım. Uyandığımda kanlı yatakta karanlığın kokusunu almak istemezdim..


- Hiç çalan kapıları sıcak bir kahve ile açmadım. Ödeyemediğim kiranın beyan edemediğim vergilerin borcunu, hukukunu boş verdim ben..


Yorgan altı ısınmanın tadından yedim.


Ve tekrar uyudum. Eğer ki zamanın iyi geçmesini istiyorsam, korktuğum dünyadan bile dönmesini unutmasını istedim ve bana göre düzen hep böyle işledi durdu. Ama dünya hala dönüyor. Birileri yalan söylüyor çünkü dünya yalanlarla dönüyor. Gerçekler hiç yalanlar kadar sade ve masum olmadı. Tüm insanı değerler böyle kaybedilir aslında. Bunun içinde aşkta var. Ve en masum olanı olan aşk, aslında bir çok kişinin katilidir. Gizli ve sinsi hastalık misali.



Unutmamak, hatırlamak mı peki ?


Yo yo böyle düşünme, al kendini karşına konuş. Kendini kaybettiklerinin yerine koy ve başaracağım de sonra da öleceğini bil.



Bugünü anımsıyorum. Aslında her gün yarın ölüyorum. Bir kaç damla düşer şeffaf göz yaşları. Yağmur sanar kimileri çok düşerse yere..


Ve üzerinden hep paltolu adamlar geçer gider. Güneş ise kurutur her şeyi atmosfere karıştırır.. Kim bilir kimin başına düşer damlalar..



Sevgide dönüşümlü müdür peki.. ?


Hatırlanırsan evet.. 20 sene öncesine döndüğünde şimdiki durumunu kabullenemeyip resmedilir bir hatrın varsa zamanla iyi anlaşmışızdır demektir.


Her gün soğuk yataktan da kalkmak böyle alakasız ve ilgisiz nasıl uyuduğunu hiç unutmazsın ama sabah bunu unutturmak isteyen bir çok neden vardır.



Yapmam gereken budur.


En değer verdiğim bir şeyi saklayacağım sonra bir çok şeyi sonra hepsini..


Ve bir müddet sonra hepsini hatırlamaya çalışacağım.. Acaba hangisini daha çok unutmak istemişimdir.


Benim için değer verdiğim o an ki şey bu zamanla şu anki yaşadığım zamanla değerini koruyor ve uyum sağlayabiliyor mu.



Bu yüzden sıcak yataktan kalkmanın bununla bir alakasının olduğunu düşünüyorum.



Biri ben olamam. Ama birini sevebilirim. Onunla nerede karşılaşacağımı tahmin edebiliyorum. ve orada bekleyeceğimi o bilmiyor.




Benim olacağımı bildiğim için hiç rahatsız etmek istemiyorum. Dokunmak istemiyorum.


Uzaktan seyretmek, koltuğun tellerinin yaylarının sırtına batması kadar rahatsız edici fakat bu tüm rahatsızlığının ne olduğunu bilmeyenler için güzel bir şey.



Sürekli ayakta uyuyorum. Saklayıp ve kaybetmek istediklerimden bir tanesidir budur. Rahatlığı ayaklarımın yorgunluğu ile değil, beynimin bana ve ilersini düşündüğüm duygularımın düşünce terazinden tartıp bana ikram ettiği, yani şuursuz bir tabirle beni sarhoş ettiği bir hileden bahsediyorum.


Ben bunu hiç hak etmiyorum. İkinci kaybettiğim neden bu olmalı.



Saklambaç oynayanlar daha iyi bilir. Özellikle hileyi daha çok bilenler. Kol altından bakanlar yer söyleyenler..


Ama, bu hile kendini saklayamamaktan daha önemlidir. Çünkü bu oyun iki kişiliktir..



Misket oynarken bile evde, rakibini yenmek için yaptığın atıştırmalar ve tutuşundaki cesaret duygusunun bakışlarla birlikte oluşturduğu bir izlenimi sunuyor.



Fakat, hep karşına koyduğun rakip kendinden daha güzel oynar ve daha etkilidir.


Oysa ikisi de sensin.


Hangimiz kendimizi yenmek isteriz ?






-------------- Duygu ve Düşünce--------- -1



Esat V.



İstemediğini bilmem için çok istemem gerek.

llaki başlayacaktı. Bir bakışla, bir sözle ve derinine inen acını deşen daha öncede bunun gibi bir neden arayan bir ben ile..Siz, ve sen evve biz'lilik.Söz verdik. tutamayacağımızı ikimizde deli gibi biliyorduk. Bunun ağır olduğunu ben daha çok iyi biliyordum. Sen daha fazla söz verdin. Dinledim ve kulaklarım buna şahitlik etti..Bedenimi,ellerimi gözlerimi yargılamaya hakkım yok,Onlar istemeden gördü tenini. Dokunmanın hayal gücündeki etkisi gibi. Titreşimler ele aldı beni. Dokunduğum zaman da korkmanın en güzel yanı, hiç kaybetmeyi düşünmemem olmasıydı..O an bitmek için yaşanır. Her şeye sahip olursun.. Gideceğine inanmak, sadece gözlerine aptalca eziyet edip, ellerini delice kitleyip, dudaklarını sessizce kitleyip, durup bakmakla aynı gibiydi..Sancıların bir çocuğu bir çok kere doğurdu. Ben şimdiden anlamıştım. Çığlıkların kulağımda.. Bundan bunu çıkarırdım..Sen ise damla damla terlerin, akan rimellerin, ve sıcaklığın derdinde..Bitti mi ?Hadi o zaman başa alalım..-Bir şarkıyı yeniden başlatalım.Sana anlattığım gibi olmayacak. Sürekli baştan dinlesen bile, asla ilk hissettiğini, hissetmediğimi adım gibi bilirim.Tekrarla o zaman, sen söyle.. - Sesinin titrek olmasını, sözlerin korkak söylenmesini ellerinin titrek olmasını kendimde bilirim..O zaman göz yaşların dudaklarına düşmeli,Tuz sesine, gözlerin korkak olmanı engelleyecektir. Sana pişman olduklarımdan bilirim..Daha öncede yaşadım.Senden sonrada bir son olacak. Bir ilk diyeceğim yenilikolacak, belkide evleneceğim kadın şuan kucağımda, onunla sevişiyor olacağım..Bunu bu hayallerden yazıyorum.Ama hangisiyle gerçek sevişeceğim ? Sana ayırmışken ilk gerçeğimi..Bir yanlışlıkla düzeltilmeyecek olan var mıdır bu doğrulukta.. ?Sen yine ağlat bebeklerini, İçinde çok çocuk öldüreceksin. Çığlıkların duvarı geçmeyecek ve ben asla duymayacağım..Kendime yalan söylediğim zamanlar da, eşimi daha çok seveceğim.. Bana rol yapmayı, ağlatmayı, şarkı söylemeyi öğreten deli bir sen ile, yeni bir hayata merhaba demek için, aynı gün içinde, farklı tenlerle kalkıp farklı aşklara uzanana denk. Sisli karanlık soğuk gecenin, buzlu bir güneşine merhaba diye seslendiğimiz o şeffah mutlulukla..''Günaydın bebeğim'' ''Günaydın sevgilim''Beden ile yazıldığında, hangisi daha gerçek ve vurgulayacak olucak ağzımızdan çıktığında,Yok ben pişmanım diyip savuramam..Bilirim, senden sonrası da olacak. İşte ben buna bitiyorum. Gelecek bizim yada onun elinde değil. Kalbinde değil. Hissettiklerimiz çalınıyor alınıyor satılıyor..Biz acaba hangi gerçeğin elinden, büyük bir parasızlıkla alınmış. Aynı kağıtları uçurtma gibi yapıp bir balkon attığımızda, hangisinin yükseldiğini hangisinin alçaldığını gördüğümüzde, bedenlerimizin buna farklı gözlerle cevap vereceği bir ruh taşır olmuşuz. Yada bununla doğmuş muyuzdur ?Sil ve tekrar yaz, tekrar yazıp silemeyeceğini de bilirim.İlk yazdığın gerçek, ilk aşkın gibi yalındır..Çocukluk derdik, çocuk gibi gülebilmek için..Annelerimiz acaba bizim için ne demeli bununla ilgili. Yada şu anda karısından/kocasından ayrı yaşayanların çocuklarıyla bir bütün olduğunun resmiyetiyle ilgilidir düşündüklerim..Bizler birer sen ve ben olduktan sonra,Çığlıklarımızın, çocuk seslerinden de bir farkının olmayacağını düşünüyorum. Her kelimenin uzayda, boşlukta seni seviyorumluk bir anlamı vardır. Küfürlerden bile bu çıkar.. Harflerimi çal.Nefret et.Kalbimi bırak,İhane et yine,Yine sevme,Ama iste.. Yine yeni yeni..